TERK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI NASIL AÇILIR?
Boşanma, yasal şartlarını taşıyan, geçerli olarak kurulmuş bir evliliğin hukuken, mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir.
Boşanma nedenleri Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Boşanma davası açabilmek için çok çeşitli gerekçeler ileri sürülebilir. Çiftlerin içinde bulundukları durumlara göre değişmektedir.
Eğer karı ve kocadan biri boşanmak istemiyor veya farklı iddia ve talepler ile boşanmak istiyorsa bu durumda çekişmeli boşanma davası açılmalıdır. Örneğin taraflardan biri velayeti talep ederek zina sebebiyle boşanmak isterken diğer taraf zinayı reddedebilir, eşinin evi terk ettiğini söyleyebilir ve velayeti kendisine isteyebilir. Bu halde tarafların kanunda yer alan boşanma sebeplerine dayanarak çekişmeli boşanma davası açması gerekir.
Boşanma sebepleri aslen kanunda sınırlı olarak sayılmıştır. Boşanmak isteyen taraf muhakkak kanundaki sebeplerden birisine dayanarak davasını açmalıdır. Boşanma sebepleri; zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve evlilik birliğinin sarsılmasıdır. Bunların haricinde taraflar farklı bir nedene dayanarak boşanma talep edememektedir. Kanunda sayılan ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması haricindeki sebepler özel boşanma sebepleri olarak tanımlanmaktadır. Zira evlilik birliğinin sarsılması genel bir boşanma nedeni olup çiftler arasındaki pek çok farklı durum bu sebebin dayanağını oluşturabilir.
Bu yazımızda, ortak hayatı bırakıp giden ve dönmeyen eşe karşı terk özel nedenine dayanılarak açılan boşanma davası incelenecektir. Keyifli ve faydalı okumalar dileriz.
TERK NEDİR?
Terk, eşlerden birinin, evlilik birliğinin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla, isteyerek ve sürekli olarak ortak yaşamı terk etmesi ve haklı bir neden olmadan ortak yaşama dönmemesidir.
Evlilik, mahiyeti gereği eşlerin birlikte oturmalarını, ortak bir hayat sürdürmelerini gerektirir. Bu nedenle terk edilen eş terk edene karşı boşanma davası açabilmektedir.
Terk edilen eşin terki ispatlaması halinde hakim boşanmaya karar vermek zorundadır.
TERK’İN YASAL ŞARTLARI NELERDİR?
Terk nedeniyle boşanma, Medeni Kanun’un 164. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde;
“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”
“Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.” şeklindedir.
Terk nedeniyle boşanmanın şartları;
- Eşin ortak hayatı bırakıpgitmesi/dönmemesi,
- Eşin evlilik birliğinden kaynaklananyükümlülükleri yerine getirmemek için terk etmesi,
- Eşin ortak hayatı bırakıp gitmesininhaksız olması,
- Ayrılığınen az altı ay sürmüş olması,
- Terk eden eşe ihtardabulunulması ve eşin ihtara rağmen dönmemesidir.
Burada belirtilen şartlar kanunun emredici hükmüdür. Taraflar bu şartları kendi durumlarına göre değiştiremez, şekillendiremez. Örneğin kanunda terkin özellikle en az 6 ay sürmüş olması söylenmiştir. Bu halde taraflar “3 aydır terk sebebiyle ayrı yaşadıklarını” karşılıklı kabul ederek terk özel sebebine dayanarak boşanma talep edemezler.
- ORTAK HAYATI BIRAKIP GİTME/DÖNMEME
Terkten söz edilebilmesi için eşlerden birinin ortak konutu (hayatı) bırakıp gitmiş veya haklı bir nedeni bulunmadığı hâlde ortak konuta dönmemiş olması gerekir.
Eşin diğer eşi haklı bir neden olmaksızın ortak konutu terk etmeye zorlaması veya eşinin ortak konuta dönmesini engellemesi de bunu yapan eş yönünden terk olarak kabul edilmektedir.
Evlilik, mahiyeti gereği ortak bir yaşamı gerektirir. Eşler, evlenirken birlikte yaşam konusunda karşılıklı olarak söz vermişlerdir. Terk eden eş bu konuda verdiği sözü tutmamıştır.[3] Terk nedeniyle boşanmanın temelinde yatan ilkelerden biri de eşlerin evlilik bağı ile birbirlerine verdikleri sözleri tutmaması, güven bağının zedelenmesidir.
Bu noktada öncelikle “ortak konut” un ne olduğuna değinmek gerekir. Eski Medeni Kanun’da ortak konutu seçme yetkisi yalnız kocaya ait iken yeni Medeni Kanun ile ortak konutu seçmek yetkisi taraflara müşterek olarak tanınmıştır.
Henüz eşler tarafından birlikte ortak bir konut seçilmemiş ise doğal olarak ortak konutu bırakıp gitmeden de söz edilemeyecektir.
Kocanın veya kadının tek başına seçtiği konuta gitmeyen kadın veya koca, terk etmiş sayılmamaktadır.
Yine eşlerden herhangi birinin ortak konuttan ayrılarak kendi ailesinin yanında veya başka bir konutta yaşamaya başlaması da terk anlamına gelmektedir.
Bir diğer önemli nokta ise aynı konut içinde yaşamayı sürdüren eşlerin küs olmaları, birbirleri ile aynı evin içerisinde olmalarına rağmen uzun süre hiç konuşmamaları, aynı yatak odasında veya aynı yatakta yatmamaları, cinsel ilişkide bulunmamaları, ortak konutun belli alanlarını sadece kendilerine özgülemeleri durumunun terk anlamına gelmemesidir. Bu hallerde, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma talep edilmelidir.
- EVLİLİK BİRLİĞİNDEN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRMEME NİYETİ
Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, eşin ortak konutu bırakıp gitmesi veya dönmemesi tek başına yeterli değildir. Bırakıp gitme veya dönmemenin “evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla” gerçekleştirilmesi gerekir.
Dolayısıyla hastalık nedeni ile uzun süreli bir tedaviye gitmek, hapis, yurt dışında çalışma zorunluluğu, eğitim görmek üzere bir süreliğine evden ayrılmak, askerlik görevini yapmak gibi bir neden yüzünden ortak konutta yaşama şansı bulamamış olan eş diğerini terk etmiş sayılamaz.
Ancak ortak yaşamı haklı bir nedenle terk eden eş, ortada haklı bir neden kalmadığı halde ortak konuta dönmezse artık terk durumu gerçekleşmiş olur.
- ORTAK HAYATI BIRAKIP GİTMENİN/DÖNMEMENİN HAKSIZ OLMASI
Terk eden eşin haklı bir sebebi bulunmamalıdır. Aksi takdirde ortak konutu bırakıp gitmiş veya dönmemiş eş aleyhine boşanma davası açılamaz.
Eşlerin aralarında anlaşarak bir süre ayrı yaşamaları durumunda terk yoktur.
Aynı şekilde, örneğin kocanın ortak konuta başka bir kadın getirmesi durumunda ortak konutu terk eden eş de haklı sayılmaktadır.
Yine Hakimin verdiği ayrılık kararına dayanarak ortak konuttan ayrılan eş açısından da terk durumu söz konusu değildir.
Ortak hayatı terk edip giden eş, terk etmekte haklı olduğunu düşünüyorsa bunu ispatlamalıdır.
- AYRILIĞIN EN AZ 6 AY SÜRMÜŞ OLMASI
Terk halinde hemen dava açılamamaktadır. Dava, diğer şartlar dışında ancak belli bir süre geçtikten sonra açılabilecektir. Kanunda böyle bir süre öngörülmesinin sebebi, özellikle terk eden eşe düşünme ve değerlendirme süresi tanımaktır.
Medeni Kanun’un 164. maddesinin birinci fıkrasına göre bu süre en az altı aydır. Yani, terk hali en az altı ay sürmelidir.
Altı aylık sürenin aralıksız dolması gerekir. Eşlerden birinin aralıklı olarak ortak konutu terk etmesi ve bu terklerin toplam süresinin de altı ayı bulması hali, terk özel sebebi nedeniyle boşanma davası açılmasına imkan vermemektedir.
İHTARDA BULUNMA
Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için öncelikle ortak hayatı bırakıp giden eşin uyarılması gerekir. Bu amaçla dava açmayı düşünen eş diğer eşe ihtarda bulunmalıdır.
Usulüne uygun ihtar yapılmaksızın açılan boşanma davası reddedilmektedir.
“EVE DÖN” İHTARI
- İhtar terk edilen tarafın istemi üzerine mahkeme veya noter aracılığıyla yapılmalıdır. Eşin bizzat yapacağı bir ihtar yeterli değildir.
- İhtar ancak dört ay süren terk süresi sonunda yapılabilmektedir.
- Dört aylık ayrı yaşama süresinin kesintisiz olması gerekmektedir.
- İhtar için herhangi bir aile mahkemesine başvurulabilmektedir. Yani ihtarın, boşanma davasının açılacağı mahkeme aracılığıyla gönderilmesi zorunluluğu değildir.
- Mahkemeye verilen dilekçenin sadece ihtar istemini içermesi gerekir; tek bir dilekçe ile hem ihtar hem de boşanma davasının açılması mümkün değildir.
- İhtarda, “terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda” bulunulacaktır. Söz konusu uyarıları içermeyen bir ihtar usulüne uygun olmayacağı için terk özel sebebine dayalı boşanma davasında kullanılamaz.
- İhtar ile terk eden eşe verilen iki aylık süre, ihtarın çağrılan eşe tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve sürenin bittiği ayda o güne karşılık gelen günün iş saatinin sonunda biter.
Uygulamada, ihtar gönderilen eşin ortak konuta dönebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması da aranmaktadır. Buna örnek olarak; dönmesi istenen eşin ulaşım masraflarının karşılanması, ortak konutun terk eden eşin dönmesine elverişli bir hâlde ve açık tutulması gösterilebilir.
İHTARIN SONUÇSUZ KALMASI
İhtarı alan eş, kanunda öngörülmüş iki aylık süre içinde ortak konuta dönerse artık terk özel sebebine dayanılarak boşanma davası açılamaz.
Sonuç olarak altı aylık sürenin dolması ve vaktinde gönderilen ihtarın cevapsız kalmasından sonra boşanma davası açılabilecektir. Bunun haricinde terk nedenine dayalı boşanma davası açabilmek için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre yoktur.
Boşanma hukuku hakkında daha fazla bilgi almak için bizimle buradan iletişime geçebilirsiniz.
TELEFON
0312 437 57 47
0312 231 80 76