İlgili husus Yargıtay 4.HD. 2015/9092E., 2016/11408K. ve 21.11.2016 tarihli kararında “…Matufiyet kelime anlamı olarak; yöneliklik, yönelmiş olmaklık olarak tarif edilmektedir. (YILMAZ Ejder, Hukuk Sözlüğü, b.7 Ankara 2002, s. 784)
Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalara konu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
Yargısal kararlarda; yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına, dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya BUNLARDAN SÖZ EDİLMESE DAHİ YAYIN İÇERİĞİNDEN BU KİŞİNİN AMAÇLANDIĞI, SÖZLERİN ONA YÖNELİK OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI veya ANLAŞILABİLİR OLMASI ŞARTLARI ARANMIŞTIR.
GERÇEKTEN HUKUKA AYKIRI EYLEMDE BULUNAN KİŞİ MAĞDURUN İSMİNİ AÇIKÇA BELİRTMEMİŞ VEYA İSNAT ETTİĞİ FİİLİ ÜSTÜ KAPALI BİR BİÇİMDE GEÇİŞTİRMİŞSE, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır. (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E- 2015/1774 K, 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E-2010/365 K) şeklinde ifade edilmiştir.